November 21, 2012

Agaoglu "Üstüste Yasam Alanlari" !



Uzun zamandir bloguma yeni yazacagim icerigi ararken yazilasi bir cok konu icinden " yok bu degil, bu da degil, ben farkli bir sey istiyorum, bunlar cok siradan, daha farkli, cag atlatacak bir sey ariyorum" derken buluverdim yeni konumu. Iste günlerdir sosyal medyada oldukca yer alan ve özellikle mimarlik dünyasinda büyük elestirilere maruz kalan hepimize tabii ki öncelikle canim Istanbul'umuza takla pardon “cag” atlatacak bir konu üzerinde yazmak istedim.


Bir kere her seyden önce sayin Ali Agaoglu'nun özgüvenini ($) takdir etmemek mümkün degil. Bu öyle zor kazanilarak elde edilmis bir özgüven ($) ki, gözlerini, hislerini, insanin toplumsal etik anlayisini kör eden cinsten. O kadar kör olunmus ki Istanbul icin önemli ve tarihi bir ormani tamamen beton ormana dönüstürecek proje ile övgü duyuluyor, at üzerinde nameler atiliyor, alti cizilecek söylemlerde bulunuluyor.


Büyük cogunlugumuz 1453 logosunun altina siginan bu projenin reklamini gördük, izledik, sinirlendik,söylendik. Sadece uzaktan silüetini gördügümüz yükseltilmis bir cok kuleden olusan ve kopyala yapistir, uzat, cevir döndür mimari program komutlariyla hazirlanmis olan ve kente, kent insanina hic bir getirisi olmayan bu proje hakkinda yorum yapmanin gereksiz oldugu kanisindayim.
Burada asil üzerinde durmamiz gereken konu, yemyesil ormanlik alana komsu olan ve yesil alanin tahrib edilmesiyle insaa edilecek olan bu projenin sosyal medyada oldukca fazla tepki almasina karsin, gercek hayatta kisa sürede alici buluyor olmasi.


Gercekten bizler nasil bir gereksinim icerisindeyiz ki bu projelerden kendimize yeni ve güzel bir dünya kurma cabasi icindeyiz?
Ama unuttugumuz nokta, mekanlar insanlari ve hayatlari degil, insanlar mekanlari güzellestirir ve o mekanlara deger katar.
 Iste insanlarin giderek yalnizlasmasina, sehirden, sehir hayatindan kopmasina neden olan tüm bu kriterler gözönüne alinarak tonlarca para ile gerek kiralanarak yada satin alinarak degerleri arttirilmis oluyor bu projelerin.



Hepimiz yemyesil, temiz bir Istanbul arayisindayiz. Söz acilinca; eski mahallelerin samimiyetinden, cocuklarin rahatca kosup oynayabildigi alanlardan, komsuluk iliskilerinden, haftasonlari vakit gecirecekleri parklarin, ormanlarin, acik alanlarin eksikliklerinden bahsederken birden kendimizi nasil oluyor da böyle alelade sacmasapan projelerin icine hapsedivermis buluyoruz. Kimilerimiz icin bu projelerde yasamak bir sosyal-prestij göstergesi, kimilerimiz tamamen konuya fransiz, bilincsiz, para var alirim anlayisinda, kimilerimiz ise sadece iyi bir yatirim diyerek yardimci oluyoruz Istanbul’un hizla yozlasmasina.


Güvenli, steril, nezih bir ortam olmasi, komsularin statüsü (komsuluk anlayisi degismis olmali), cocuklar icin sunulan duvarlarla cevrilmis genis site bahceleri, kapali bir hatta 2 otoparki olmasi, spor salonlarinin varligi ve daha eklenebilcek bir cok kriterler insanlarin bu projeleri tercih etmelerine yardimci olmakta. Belki de yepyeni ve prestijli bir yasam tarzina sahip oldugumuzu saniyoruz bu konutlari tercih ederek. 



Sehri böylesine katleden projelerin at üstündeki sahipleri kadar bu projelerin kendilerine yüksek yasam standardi sundugunu düsünenler de bir okadar sorumlular diye düsünmekten kendimi alamiyorum malesef...





No comments: