Bir kere her seyden önce sayin Ali Agaoglu'nun özgüvenini ($) takdir
etmemek mümkün degil. Bu öyle zor kazanilarak elde edilmis bir özgüven ($) ki,
gözlerini, hislerini, insanin toplumsal etik anlayisini kör eden cinsten. O
kadar kör olunmus ki Istanbul icin önemli ve tarihi bir ormani tamamen beton
ormana dönüstürecek proje ile övgü duyuluyor, at üzerinde nameler atiliyor,
alti cizilecek söylemlerde bulunuluyor.
Ama unuttugumuz nokta, mekanlar insanlari ve hayatlari degil, insanlar mekanlari güzellestirir ve o mekanlara deger katar. Iste insanlarin giderek yalnizlasmasina, sehirden, sehir hayatindan kopmasina neden olan tüm bu kriterler gözönüne alinarak tonlarca para ile gerek kiralanarak yada satin alinarak degerleri arttirilmis oluyor bu projelerin.
Hepimiz
yemyesil, temiz bir Istanbul arayisindayiz. Söz acilinca; eski mahallelerin
samimiyetinden, cocuklarin rahatca kosup oynayabildigi alanlardan, komsuluk
iliskilerinden, haftasonlari vakit gecirecekleri parklarin, ormanlarin, acik
alanlarin eksikliklerinden bahsederken birden kendimizi nasil oluyor da böyle
alelade sacmasapan projelerin icine hapsedivermis buluyoruz. Kimilerimiz icin
bu projelerde yasamak bir sosyal-prestij göstergesi, kimilerimiz tamamen konuya
fransiz, bilincsiz, para var alirim anlayisinda, kimilerimiz ise sadece iyi bir
yatirim diyerek yardimci oluyoruz Istanbul’un hizla yozlasmasina.
Güvenli,
steril, nezih bir ortam olmasi, komsularin statüsü (komsuluk anlayisi degismis
olmali), cocuklar icin sunulan duvarlarla cevrilmis genis site bahceleri,
kapali bir hatta 2 otoparki olmasi, spor salonlarinin varligi ve daha
eklenebilcek bir cok kriterler insanlarin bu projeleri tercih etmelerine
yardimci olmakta. Belki de yepyeni ve prestijli bir yasam tarzina sahip oldugumuzu
saniyoruz bu konutlari tercih ederek.
Sehri
böylesine katleden projelerin at üstündeki sahipleri kadar bu projelerin
kendilerine yüksek yasam standardi sundugunu düsünenler de bir okadar
sorumlular diye düsünmekten kendimi alamiyorum malesef...
No comments:
Post a Comment