Ilkokulda beslenme cantama asla muz koymazdi annem. Daima herkesin beslenme
cantasinda bulunan mandalina veya elmadan bulunurdu bende de. Muzumuzu hep evde
yerdik. Babam her defasinda muz yiyemeyen cocuklarin oldugundan ve onlara karsi
okula muz götürmemin dogru olmadigini anlatirdi. Birgün babamdan ayakkabi
istemistim hemde lastik ayakkabi, babam ve annem cok sasirmisti. Benim savunmam
ise tüm arkadaslarimda renkli lastik ayakkabilarinin olmasiydi. ( Babamin
ögretmen olarak görev yaptigi bir köyde okudum ilkokulu). Annem ve babam bu
duruma cok sevinmis olmali ki hemen gidip bana lastik ayakkabi almistik ve ben
okula diger arkadaslarim gibi renkli lastik ayakkabilarimla gidiyordum artik,
hem de cok mutlu bir sekilde. Bu hatiralarimi düsündügümde hic bir zaman hicbir
arkadasimin okul yillarinda kilik kiyafetimizle, ayakkabilarimizla hatta okul
cantalarimizla bile farklilasmadigimizi hatirliyorum.
Kara önlükleri hatirlayanlariniz vardir. Ben de ilk okul yillarinda kara
önlük giyenlerdenim. Tek Tip. Kara önlük ve beyaz yakaligimiz vardi bizim. O zamanlar
yani bundan yaklasik 20 sene önce ilkokul, ortaokul ve lise döneminde üniforma
giymek hicbir zaman rahatsiz etmezdi bizleri. Farkli kiyafet giyme
düsüncesinden ziyade basarili okulun üniformasini giyebilmek gurur verirdi
bize.
Farkli ekonomik standartlara sahip ailelerin cocuklari olsak da bizler icin
hicbir zaman bu konu önemli olmamisti ve günyüzüne cikmamisti. Ta ki beden
egitimi derslerine girene kadar. Sadece beden egitimi dersinde giyilen
esofmanlarin ve spor ayakkabilarin markalarindan anlasilirdi her cocugun
ekonomik durumu. O zamanlar okul yönetimi farkli amaclar dogrultusunda olsada
tek tip esofman uygulamasina baslamisti ve hepimiz tekrar rahat etmistik. Tek
tip üniforma sosyalist bir düzeni cagristirsa da bizlere, egitim alani gibi
ortamlarda benim fikrim, bunun oldukca yerinde bir uygulama olmasidir.
Son günlerde gündeme gelen, okullarda serbest kiyafet uygulamasi acikcasi
tüylerimi ürpertiyor diyebilirim. Cünkü günümüz dünyasinda, ki bunu Türkiye’de cok
daha fazla fark etmek mümkün, üzerinizdeki etiketler sizin yasam standardinizi,
kisiliginizi, sosyal statünüzü, arkadas cevrenizi belirlemede cok önemli rol
oynuyor. Aslinda bu sadece kiyafet konusunda degil, gittiginiz mekanlar,
kullandiginiz arabalar, yasadiginiz semt, site vs. daha bir cok konu sizin icin
disariya karsi bir kimlik karti niteligi tasimakta. Eskiden anne-babalarimiz
bize herseyi dogru bir sekilde aciklayarak bizlerin düzgün bir hayat görüsüne
sahip olmamiz icin cabaliyorlardi. Oysa simdi kazandigi paralari etiketlere
rahatca harcayabilen aileler cocuklarina bu etiketlerden uzak nasil bir hayat
görüsü kazandirabilirler ki? Hepimizin okudugu ve pedagoglarin da belirttigi
gibi cocuk anne ve babayi taklit eder olgusundan yola cikarak, yetismekte olan
yeni nesilin de hayat görüslerinin degisebilmesi icin önce anne babadan
baslamak gerek sanirim.
Evet tepki gösteriyoruz, serbest kiyafet uygulamasinin, ekonomik durumu yeterli
olmayan ailelerin cocuklari icin okullarda mutlaka psikolojik ve sosyal sorunlar
yaratacagina dair. Ama yinede cocuklarimizi en iyi özel kreslere, okullara
vermeye calisarak, kücücük yaslarda üzerlerine donattigimiz etiketlerle,
gittigimiz mekanlarla onlara zaten böyle bir dünyanin varligina alistirmis
olmuyor muyuz? Elbette bu sartlarla yetistirilmis olan bir cocuk büyüdügü zaman
ayni yasam tarzini kendi cocuklarina da benimsetecektir. Elbette ki her ailenin
kazanci ve cocuklarini yetistirme sekli tamamen ailenin kendisini ilgilendiren
bir mevzu. Yalniz genclerde görüyoruz ki kiyafetler onlarin özgüvenlerini
olusturan en önemli sey haline gelmistir. Yaptiklarimiz ile söylediklerimiz
birbirini desteklemedigi takdirde cocuklarimizi ne kadar uyarsak, onlara ne
kadar anlatmaya calissak da empati anlaminda mutlaka bir eksik nokta kalacaktir.
Tip ki eline kitap almayan anne babanin cocuguna kitap okumayi önermesi kadar
alti bos bir önermenin cocuklar üzerinde pek etkili olmamasi gibi.
Genc bir anne baba adayi olarak bizim her zaman üzerinde durdugumuz konudur
cocugumuzu asla maddiyat üzerine kurulu bir dünyaya alistirmamak. Bu konuda bir
cok kitap okuduk, bir cok deneyime sahip farkli ortamlarda bulunduk. Anladik
ki, asil önemli nokta; anne baba olarak sahip oldugumuz dünya görüsümüzü yasam
seklimize dogru bir sekilde yansitabilmek ve bunu cocuklarimiza örnek
davranislar olarak sunmabilmektir.
Farklilasmadan uzak, empati kurabilen, birbirine karsi her anlamda hosgörülü,
maddiyat zihniyetine sahip bir yasam seklini benimsemeyen yeni nesiller
yetistirebilmek umuduyla..