April 06, 2010

Güneşli günleri hatırlatan şehir : Siena

Böyle günlerde içimden çılgınca hersey yapmak geliyor. Yani güneş açtımı diyorum, ben birden gençleşiyorum, enerjimi geri kazanıyorum ve tabi ne yapacağımı var olan alternatifler arasından seçemeyip, herşeyden biraz tadıyorum. Bloğumu ihmal etmeden yazılarıma devam etmek. Mesela şuan üniversitede sabahtan beri hazırlamaya çalıştığım sunumumu sonlandırmaya ramak kala, ara verip bloğuma birkaç cümle yazmak geldi içimden. Bana keyf veren bir oi va voi parçası dinlerken, haşhaşlı pastam ve kahvemde pencereden vuran ışığa doğru masamda yanıbaşımdalar.
Güneşi gördüğüm zaman bir şehrin üzerinde, aklıma İtalyadaki ilk yurtdışı tatilim geliyor. Sienanın Campo meydanına açılan sakin arka sokaklarında dolaşırken hissettiğim, eski binaların serinliği vuruyor yüzüme sanki. Bambaşka bir geometriye ve auraya sahip eşsiz Campo meydanında oturup en uç kısmına bakınca yerin beni içine çekercesine cezbettiği anı hatırlıyorum. Biz alışık değiliz türkiyede meydan olgusuna ne yazıkki. Yada şöyle bir ifade daha doğru bizim meydan anlayışımız Taksim meydanı-kalabalık, gürültü, trafik, keşmekeş yada aynısından Kadıköy meydanı- Sadece Galata'da kule dibinde rastlıyoruz meydana. Bahsettiğim günlük yaşamın ana öğesi olan doğal küçücük meydan. Tanımadığınız bir şehrin, bilmediğiniz ama içinde olmaktan garip bir keyf aldığınız sokak birden sizi ıssız, serin ama gizemli bir meydana çıkarıverir. İşte Kule meydanı, Campo Meydanı, yada Roma'daki Aşk çeşmesinin çevresi, St. Gimignano'daki küçük küçük farkı geometrilerdeki bizi şaşırtan meydanları bu yüzden seviyoruz. Bu yüzden hiç düşünmeden birden ayaklarımızı uzatıp öylece oturuyoruz oracıkta. Siena işte yaz günlerinde ilk aklıma gelen harika bir ortaçağ kenti. Ne yazıkki gecesini göremedim ama okuduklarımdan anladığım kadarıyla, kent halkının gece sokaklarda da günlük yaşamı devam ettirmesi şehri gece de büyülü kılıyor. Ben gece hayatı olmayan-istanbul taksim gece hayatı gibi değil tabii -şehri biraz ruhsuz buluyorum. Belki de bu yüzden seviyorum İtalyayı, özellikle Toskana kentlerini. Gece oldu mu üzerimizde olduğunu unuttuğumuz yıldızları görmeli insan. Ve gündüz dolaştığı kentin sokaklarında geceyi solumalı ki anca ozaman o şehri, ruhunu, geçmişini, günlük yaşantısını özümseyebilir. Gece evlerinin önlerinde komşularıyla günü keyfli bir biçimde sonladıran Siena halkını düşünürüm serin toskana kokulu gecelerde. Sabah güneş ışınları Campo Meydanının her noktasına vuruyor. Ve ben bu kentten ayrılmak istemiyorum.
İşte bahar geldimi ben hep toskanayı güneşli bir siena gününü düşünürüm...

6April2010

No comments: